[ÖZGÜN MAKALE] Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Alanında Bir Klinik Gidiş Değerlendirme Ölçeği Türkçe Formu’nun (HoNOSCA-TR) psikometrik özellikleri
The psychometric properties of the Turkish adaptation of the Health of the Nation Outcome Scales for Children and Adolescents (HoNOSCA)

Sibel Halfon, Alev Çavdar, Demet Kara
Geliş: 21.05.2019, Kabul: 18.09.2019
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000016 Pages: 1-11

Öz | Abstract

TR
Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Alanında Bir Klinik Gidiş Değerlendirme Ölçeği (Health of the Nation Outcome Scales for Children and Adolescents (HoNOSCA) İngiltere’de ruh sağlığı alanında sonuç tarama amacıyla klinisyenler tarafından doldurulmak üzere geliştirilmiştir. Ölçeğin geçerliği ve güvenirliği Türkiye’de küçük bir örneklem üzerinde daha önce değerlendirilmiştir. Bu çalışmanın amacı HoNOSCA’nın Türkçe uyarlamasının (HoNOSCA-TR) geçerlik ve güvenirliğinin daha geniş bir örneklem ile saptanmasıdır. İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık Merkezi’nde psikoterapi gören 168 çocuğun aile, öğretmen ve terapistlerinden psikoterapinin başında ve sonunda HoNOSCA-TR’nin yanı sıra Çocuk ve Genç Davranış Değerlendirme Ölçeği, Öğretmen Bilgi Formu ve Çocukların Global İşlevsellik Skalası’nı doldurmaları istenmiştir. HoNOSCA-TR’nin faktör yapısı açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizi ile incelendiğinde faktör örüntülerinin özgün ölçekteki örüntüyle örtüşmediği; ancak davranış ve bilişsel sorunlar, algısal ve fiziksel bozulmalar, duygusal ve sosyal sorunlar olmak üzere üç faktöre ayrıştığı ve kavramsal olarak tutarlı, istatistiki olarak anlamlı bir yapı oluşturduğu görülmüştür. Ancak, faktörlerin iç tutarlılıkları zayıftır. HoNOSCA-TR diğer değerlendirme ölçekleri ile anlamlı istatistiki ilişki göstermiş ve danışanları tanıya göre ayrıştırmıştır. Ayrıca kodlayıcılar arası güvenirlik ve test-tekrar test güvenirliği yeterli düzeyde bulunmuştur. Danışanların psikoterapi öncesi ve sonrası puanlarında bulunan anlamlı farklılaşma HoNOSCA-TR’nin değişime hassasiyetine işaret etmiştir. Bu çalışma, HoNOSCA-TR hakkında daha önce yapılan geçerlik ve güvenirlik çalışmasını desteklemektedir. Ölçeğin birleşen ve ayrıştırıcı geçerliği, kodlayıcılar arası güvenirliği ve test-tekrar güvenirliği yeterli düzeyde bulunmuş; faktör yapısı ve iç tutarlılığı konusunda çalışmalara devam edilmesi gerektiği görülmüştür.
EN
The Health of the Nation Outcome Scales for Children and Adolescents (HoNOSCA) was developed as a routine outcome scale in England in the field of mental health to be filled out by clinicians. The reliability and validity of the scale were previously assessed on a small sample in Turkey. The aim of this study was to investigate the reliability and validity of the Turkish adaptation of HoNOSCA (HoNOSCA-TR) with a larger sample. The parents, teachers and therapists of 168 children, who received psychotherapy services at Istanbul Bilgi University Psychological Counseling Center, filled out the HoNOSCA-TR, along with Child Behavior Checklist, Teacher Report Form and Children’s Global Assessment Scale at the beginning and end of psychotherapy. The factor structure of the Turkish HoNOSCA-TR was investigated by exploratory and confirmatory factor analysis, which did not confirm the original factor structure of the scale; however, revealed three factors associated with children’s externalizing and cognitive problems, perceptive and somatic impairments, and emotional and social problems. However, the internal consistencies of the factors were found to be low. Nevertheless, there was a statistically significant relationship between HoNOSCA-TR and other assessment scales and HoNOSCA-TR could differentiate patients based on diagnosis. Moreover, the inter-rater and test-retest reliabilities were good. The statistically significant difference between pre and posttest scores of patients pointed to HoNOSCA-TR’s sensitivity to change. This study supported psychometric properties of the Turkish HoNOSCA-TR by further validating the reliability and validity study that was previously conducted in Turkey. HoNOSCA-TR showed good concurrent and discriminant validity, interrater and test-retest reliabilities; however, it is essential to test its factor structure and internal consistency by further studies

Notlar Tam Metin (PDF)

[ÖZGÜN MAKALE] Şiddet Olaylarının Yakın Öncülleri Ölçeği Mağdur Formu’nun (ŞOYÖM) Türkçe geçerlik ve güvenirlik çalışması
The Turkish validity and reliability study of the Proximal Antecedents to Violent Episodes Scale Victim Form (PAVEV)
Nermin TaşkaleÖzlem Sertel Berk
Geliş: 07.09.2019, Kabul: 04.11.2019
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000017 Pages: 12-33

Öz | Abstract

TR
Kadına yönelik şiddet farklı kültürel, sosyal ve ekonomik düzeydeki kadınların yaşadığı önemli bir sorundur. Birey ve toplum üzerinde olumsuz etkileri olan bu soruna ilişkin çeşitli açıklamalar sunulmuştur. Şiddet anını yordayan öncüller, kadına yönelik şiddetle ilişkili pek çok parametre içinde açıklama gücünün görece yüksekliği ile öne çıkmaktadır. Şiddet Olaylarının Yakın Öncülleri (ŞOYÖ) bu öncülleri fail bakış açısıyla inceleyen bir formdur. Bu çalışmada ŞOYÖ’nün mağdur diliyle Türkçeye uyarlaması gerçekleştirilmiştir. Araştırmada ŞOYÖ Mağdur Formu (ŞOYÖM), Çatışmaların Çözümüne Yaklaşım Ölçeği (ÇÇYÖ), Kısa Semptom Envanteri (KSE-53), Kişilik İnanç Ölçeği-Kısa Form (KİÖ-KF) ve İki Boyutlu Sosyal İstenirlik Ölçeği (SİÖ) 18-67 (Ort. = 38.8) yaş arası 101 kadın katılımcıya uygulanmıştır. Faktör analizi sonrası elde edilen form fiziksel şiddetin “etkileşim” (ŞOYÖM-E; Cronbach Alfa = .96) ve “sadakat” (ŞOYÖM-S; Cronbach Alfa = .87) anlaşmazlıkları sonrası ortaya çıktığını göstermiştir. ŞOYÖM, ŞOYÖM-E ve ŞOYÖM-S puanları ÇÇYÖ fiziksel şiddet; ŞOYÖM, ŞOYÖM-E puanları ÇÇYÖ yaralanma puanlarıyla yüksek korelasyon gösterirken ölçek toplam ya da alt boyut puanları KSE-53, KİÖ-KF, SİÖ alt boyutlarıyla anlamlı ilişki göstermemiştir. Kadın sığınma evinde kalan kadınların ŞOYÖM puanları, eşiyle yaşayan şiddet mağduru kadınlardan anlamlı düzeyde daha yüksek bulunmuştur. Bulgular, ŞOYÖM’ün orijinal fail ölçeğinin kavramsal yapısıyla uyumlu, güvenilir ve geçerli olduğuna işaret etmiştir. Gelecek çalışmaların ŞOYÖM ve alt boyutlarını çiftler için eş zamanlı ele almasının alanyazına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
EN
Violence against women (VAW) is an important problem faced by women from different cultural, social and economic backgrounds. Varying explanations have been offered for this problem which has negative effects on people and society. Antecedents predicting the violent episode are prominent among various parameters of VAW. Proximal Antecedents to Violent Episodes (PAVE) form scrutinizes these antecedents from perpetrator’s perspective. The aim of the current study was to conduct the Turkish adaptation of PAVE from victims’ perspective. PAVE Victim Version (PAVEV), The Revised Conflict Tactics Scale (CTS), Brief Symptom Inventory (BSI), Personality Beliefs Questionnaire-Short From (PBQ-SF) and Two-dimensional Social Desirability Scale (SDS) were administered to 101 women whose ages range between 18 and 67 years (M = 38.88). The form obtained after factor analysis revealed that physical violence occurs following “interaction” (PAVEV-I; Cronbach Alpha = .96) and “fidelity” (PAVEV-F; Cronbach Alpha = .87) disagreements. PAVEV, PAVEV-I and PAVEV-F scores were correlated with CTS physical violence scores; PAVEV and PAVEV-I scores were correlated with CTS injury scores, but none of PAVEV scores were correlated with BSI, PBQ-SF or SDS subscale scores. Shelter-residing women got higher subscale and total scores than those residing-with-partners. Findings revealed that PAVEV is a reliable and valid measure showing coherence with the conceptualization of the original perpetrator scale. Nevertheless, future studies should analyze PAVEV total score and its subscales simultaneously in couples.

Notlar Tam Metin (PDF)

[ÖZGÜN MAKALE] Çok Boyutlu Yaşantısal Kaçınma Ölçeği’nin Türkçe uyarlaması ve psikometrik özellikleri
The Turkish adaptation of Multidimensional Experiential Avoidance Questionnaire and its psychometric properties
Jülide Ceren YıldırımBaşak Bahtiyar
Geliş: 29.11.2019, Kabul: 20.02.2020
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000019 Pages: 34-47

Öz | Abstract

TR
Bu çalışmada, çeşitli yaşantısal kaçınma stratejilerini değerlendirmeye imkân sunan Çok Boyutlu Yaşantısal Kaçınma Ölçeği’nin Türkçe uyarlamasının yapılması ve klinik olmayan bir örneklemde psikometrik özelliklerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışma, yaşları 18 ve 40 arasında değişen 407 yetişkin gönüllü katılımcıyla (281 kadın, 126 erkek) yürütülmüştür. Araştırmada, katılımcılara Çok Boyutlu Yaşantısal Kaçınma Ölçeği, Kabul ve Eylem Ölçeği-II, Bilişsel Duygusal Bilinçli Farkındalık Ölçeği-Revize, Pozitif ve Negatif Duygu Ölçeği ile Psikolojik İyi Oluş Ölçeği uygulanmıştır. Açımlayıcı faktör analizi bulgularına göre, Türkçe ölçek 59 maddeden ve 5 alt boyuttan (Kaçınma, Dikkat Dağıtma ve Baskılama, Sıkıntıya Dayanıklılık, Erteleme ve Bastırma ve İnkâr) oluşmaktadır. Ölçeğin tümü ve alt boyutları, iyi düzeyde güvenirlik değerlerine sahiptir. Geçerlik analizlerine ilişkin sonuçlarda, Türkçe form ile yaşantısal kaçınma ve esneksizlik, bilinçli farkındalık, psikolojik iyi oluş, olumlu ve olumsuz duygu arasında beklenen yönde anlamlı ilişkiler elde edilmiştir. Ayrıca, farklı yaşantısal kaçınma stratejilerinin psikolojik iyi oluş üzerinde, alanyazında yaşantısal kaçınmayı tek boyutta değerlendirmek için kullanılan ölçeğin ve farkındalığın ötesinde yordayıcı rolünün olduğu belirlenmiştir. Çalışmanın bulguları, Türkçe Çok Boyutlu Yaşantısal Kaçınma Ölçeği’nin yaşantısal kaçınmanın farklı formlarını değerlendirmek için kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçüm aracı olduğuna işaret etmektedir.
EN
The aim of the current study was to adapt the Multidimensional Experiential Avoidance Questionnaire, which allows to assess various experiential avoidance strategies, into Turkish and to examine its psychometric properties in a non-clinical sample. The study was carried out with 407 volunteer participants (281 female and 126 male) between the ages of 18 and 40 years. In this study, Multidimensional Experiential Avoidance Questionnaire, Acceptance and Action Questionnaire-II, Cognitive Affective Mindfulness Scale-Revised, Positive and Negative Affect Scale and Flourishing Scale were administered to the participants. The results of the exploratory factor analysis revealed that Turkish version of the scale included 59 items along 5 dimensions, named as Avoidance, Distraction/Suppression, Distress Endurance, Procrastination and Repression/ Denial. Total scale and its subscales demonstrated good internal consistencies. In terms of the validity properties, Turkish version of the scale was significantly correlated with psychological inflexibility, mindfulness, psychological wellbeing, also positive and negative affect in expected directions. Additionally, regression analysis indicated that different experiential avoidance strategies predicted psychological wellbeing above and beyond existing measures of psychological inflexibility and mindfulness. Overall findings of the study demonstrated that Turkish version of the Multidimensional Experiential Avoidance Questionnaire is a valid and reliable instrument to assess different forms of experiential avoidance.

Notlar Tam Metin (PDF)

[ÖZGÜN MAKALE] Akıllı telefon bağımlılığı, bağlanma ve duygu düzenlemenin ilişkisi: Mizaç ve karakter özelliklerinin aracı rolü
The relationship between smartphone addiction, attachment and emotion regulation: The mediator role of the temperament and character traits
Emine Sevinç Sevi Tok, Halime Şenay Güzel
Geliş: 07.01.2020, Kabul: 05.03.2020
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000020 Pages: 48-62

Öz | Abstract

TR
Bu çalışmanın amacı, akıllı telefon kullanımı ile bağlanma, duygu düzenleme güçlüğü ve mizaç-karakter özellikleri arasındaki ilişkinin değerlendirilmesidir. Ayrıca, akıllı telefon bağımlılığı ile erken çocukluk döneminde oluşan bağlanma stili ve duygu düzenleme güçlüğü arasındaki ilişkide mizaç ve karakter boyutlarının aracı etkisini inceleyen akıllı telefon bağımlılığına ilişkin gelişimsel bir etiyolojik modelin test edilmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın örneklemini, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi ile İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nde öğrenim gören toplam 400 üniversite öğrencisi oluşturmuştur. Akıllı Telefon Bağımlılığı Ölçeği, Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri-II, Mizaç ve Karakter Envanteri ve Duygu Düzenleme Güçlüğü Ölçeği-Kısa Form, veri toplama araçları olarak kullanılmıştır. Sonuçlarda, kaygılı bağlanma, duygu düzenleme güçlüğünün alt boyutlarından strateji ve dürtüsellik ile karakter boyutlarından kendini yönetme ve kendini aşmanın, akıllı telefon bağımlılığını anlamlı düzeyde yordadığı bulunmuştur. Son olarak, yol analizi sonuçlarında kendini yönetme karakter boyutunun kaygılı bağlanma, dürtüsellik ve strateji değişkenleri ile akıllı telefon bağımlılığı arasında aracı rol oynadığı gözlenmiş olup, oldukça iyi uyum indekslerine sahip olan bir modele ulaşılmıştır. Bu model kaygılı bağlanan, duygu düzenleme stratejileri yetersiz olan ve duygularını düzenlerken dürtüsel davrananların, kendilerini yönetmekte zorlandığını ve bu durumun akıllı telefon bağımlılığı olasılığını artırmakta önemli bir role sahip olduğunu ortaya koymuştur. Dolayısıyla, elde edilen bulguların hem kuramsal hem de klinik uygulamalarda faydalı olacağı söylenebilir.
EN
This study aimed to evaluate the relationships between smartphone usage, attachment, emotion regulation difficulties, and temperament-character traits. It was also aimed to test a developmental etiological model of smartphone addiction examining the mediating effect of temperament and character dimensions in the relationship between attachment style and emotion regulation difficulties and smartphone addiction in early childhood. The sample of the study consisted of 400 university students from Ankara Yıldırım Beyazıt University and İzmir Kâtip Çelebi University. Smartphone Addiction Scale, Experiences in Close Relationships-II, Temperament and Character Inventory, and Difficulties in Emotion Regulation Scale-Short Form were used as data collection tools. In the results, it was found that anxious attachment; strategy and impulsivity subtests of Difficulties in Emotion Regulation Scale; self-directedness and self-transcendence subscales of character dimensions significantly predicted the level of smartphone addiction. Finally, the path analysis had a very good fit to the data and suggested that self-directedness acted as a mediating role in the relationship between anxious attachment, strategy, impulsivity, and smartphone addiction. This model has revealed that those who are anxiously attachment, whose emotion regulation strategies are insufficient, and those who are impulsive while regulating their emotions have difficulties in self-directedness and that this plays an important role in increasing the likelihood of smartphone addiction. Therefore, it can be said that these findings will be useful in both theoretical and clinical applications.

Notlar Tam Metin (PDF)

[ORIGINAL ARTICLE] Do childhood trauma and attachment dimensions predict psychotic-like experiences in a non-clinical sample?
Çocukluk çağı travmaları ve bağlanma boyutları klinik olmayan örneklemdeki psikotik benzeri yaşantıları yordayabilir mi?
Feyzan Ustamehmetoğlu, Oya Mortan Sevi
Received Jan 3, 2020, Accepted Mar 15, 2020
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000022 Pages: 63-72

Öz | Abstract

EN
Psychotic-like experiences (PLEs) are very common in the healthy population of society and can be seen without being clinically diagnosed. Many studies have emphasized the relationship between PLEs and childhood trauma or attachment dimensions. The purpose of this study was examining the relationship between five sub-dimensions of childhood trauma (emotional abuse, physical abuse, sexual abuse, emotional neglect, and physical neglect), two dimensions of attachment (model of self and others), and three sub-dimensions of PLEs (positive, negative, and depressive). The Community Assessment of Psychic Experiences (CAPE), Childhood Trauma Questionnaire (CTQ), and Relationship Questionnaire (RQ) were used as assessment tools. It was assumed that early childhood traumas and attachment dimensions would significantly predict PLEs. The sample was compromised of 412 participants between the ages of 17-65. The results of the study indicated that individuals who had high score on childhood trauma and low score on attachment dimensions (model of self and others) had high score on PLEs. Besides, high scores on emotional abuse and low scores on attachment dimensions (model of self and others) may explain high scores on psychotic-like experiences. The results were discussed in the light of previous research and future directions were proposed for subsequent studies.
TR
Psikoz benzeri yaşantılar toplumun sağlıklı kesiminde oldukça yaygındır ve klinik olarak tanı alınmadan da görülebilmektedir. Birçok araştırma psikotik benzeri yaşantıların çocukluk çağı travması veya bağlanma boyutları ile olan ilişkisini vurgulamıştır. Bu araştırmanın amacı çocukluk çağı travmasının beş alt boyutu (duygusal istismar, fiziksel istismar, cinsel istismar, duygusal ihmal ve fiziksel ihmal) ve bağlanmanın iki boyutu (benlik ve başkaları modeli) ile psikotik benzeri yaşantılarının üç alt boyutu (pozitif, negatif ve depresif) arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Ölçme araçları olarak Toplumda Psişik Yaşantılar Ölçeği, Çocukluk Çağı Ruhsal Travma Ölçeği ve İlişkiler Ölçeği kullanılmıştır. Çocukluk çağı travmasının ve bağlanma boyutlarının psikotik benzeri yaşantıları anlamlı şekilde yordayabileceği varsayılmıştır. Örneklem, 17-65 yaş arasında toplam 412 katılımcıdan oluşmaktadır. Çalışmanın sonuçları çocukluk travma puanları yüksek olan ve bağlanma boyutlarında (benlik ve başkaları modeli) düşük puan alan bireylerin psikotik benzeri yaşantı puanlarının yüksek olduğunu işaret etmektedir. Ayrıca yüksek duygusal istismar puanları ile bağlanma boyutlarında (benlik ve başkaları modeli) alınan düşük puanlar yüksek psikotik benzeri yaşantı puanlarını açıklayabilmektedir. Bulunan sonuçlar, önceki araştırmalar ışığında tartışılmış ve gelecek çalışmalar için öneriler sunulmuştur.

Notlar Tam Metin (PDF)

[DERLEME] Babanın cezaevinde olmasının çocuğun gelişimine ve aile yaşamına etkileri
The effects of paternal incarceration on child development and family life
Nilay Pekel Uludağlı
Geliş: 09.01.2020, Kabul: 06.03.2020
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000021 Pages: 73-85

Öz | Abstract

TR
Çocuk gelişimine ilişkin literatürde annenin rolü güçlü bir yere sahipken, çocukların sağlıklı sosyal ve duygusal gelişiminde babaların önemi son yıllarda anlaşılmaya başlanmıştır. Bunun bir uzantısı olarak ceza infaz kurumlarında annelerden çok babalar bulunmasına karşın babanın hapsedilmesinin çocuk ve aile ilişkileri üzerindeki etkilerine ilişkin çalışmalar daha sınırlıdır. Bu kapsamda bu gözden geçirme makalesinde babanın cezaevinde olmasının çocuk ve aile üyeleri üzerindeki etkileri, cezaevi sürecinde baba-çocuk etkileşimi ve bu etkileşime yönelik müdahale çalışmaları ile olası çözüm önerileri ele alınmıştır. Yapılan çalışmalar babası cezaevinde olan çocukların çok sayıda stres kaynağı ile başa çıkmaya çalıştığını göstermektedir. Bu çocuklar bir taraftan baba yokluğuna alışmaya çalışırken, diğer yandan etiketlenme, değişen yaşam şartları, bozulan ekonomik koşullar gibi durumların üstesinden gelmeye çalışmaktadır. Küçük yaştaki çocukların bu süreci anlamlandırması daha zordur. Bu nedenle kendilerini suçlama ya da terk edildiklerini düşünme gibi gerçekçi olmayan inanışlar geliştirebilmektedirler. Babanın cezaevine girmesi ile tek başına kalan ve psikolojik sağlığı bozulan anne de çocuğa etkili bir ebeveynlik gösterememekte, bu durum da çocuğu olumsuz etkilemektedir. Tüm bunların bir sonucu olarak bu çocuklarda hem akademik problemler hem de duygusal ve davranışsal sorunlar daha fazla görülmektedir. Cezaevinde baba ve çocuk arasında etkili iletişimin sürdürülmesi çocuğun psikolojik sağlığını olumlu etkilerken, babanın salıverilme sonrasında ailesine ve topluma daha kolaylıkla uyum göstermesini desteklemektedir. Olumlu aile ilişkisine sahip olma babaların yeniden suça karışmalarının önlenmesinde koruyucu bir role sahiptir. Cezaevindeki babaların ebeveynlik becerileri ve daha kaliteli baba-çocuk etkileşimine yönelik müdahale programlarına katılmaları ise yararlı sonuçlar sağlamaktadır.
EN
While the role of the mother has a strong place in the relevant literature on child development, the importance of fathers in healthy social and emotional development of children has started to be understood in recent years. As an extension of this tendency, although there are more fathers rather than mothers in prisons, studies on the effects of father imprisonment on child and family relations are more limited. Within this scope, the effects of father’s being in prison on children and family members, father-child interaction in the prison, intervention studies for this interaction and possible suggestions for a solution were discussed in this review article. Studies show that children whose fathers are in prison try to cope with many sources of stress. On the one hand, these children try to get used to the absence of father; on the other hand, they try to overcome their situations such as labeling, changing living conditions and deteriorating economic conditions. Young children have more difficulty understanding this process. Therefore, they can have unrealistic beliefs such as blaming themselves or thinking that they have been abandoned. In addition, the mother, who was left alone with the father’s imprisonment and whose psychological health deteriorated, could not show an effective parenting to the child and this situation also affects the child negatively. As a result of these situations, both academic and, emotional and behavioral problems are seen more frequently in these children. Maintaining effective communication between child and father in prison has a positive effect on the child’s psychological health and supports the father’s adaptation to his family and society more easily after his release. Having a positive family relationship prevents these fathers from getting involved in crime again. Participation of fathers in prison to intervention programs for parenting skills and better quality father-child interaction provides beneficial results.

Notlar Tam Metin (PDF)

[KISA BİLDİRİM] Çiftlerden veri toplanması konusunda bir seçenek: Prolific
An option to collect data from dyads: Prolific
Asuman Büyükcan-Tetik, İlke Sine Eğeci
Geliş: 25.12.2019, Kabul: 03.01.2020
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000018 Pages: 86-93

Öz | Abstract

TR
Çift verilerinin analiz yöntemlerinin gelişmesi, özellikle romantik ilişki dinamiklerinin araştırıldığı çalışmaların yapılabilmesi ve buna bağlı olarak çift terapisi alanında etkili müdahalelerin geliştirilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. İstatistiksel yöntemlerin gelişmesine karşın, çiftlerden veri toplamak, başta erkek partnerleri çalışmaya katılmaya ikna etmek olmak üzere bazı güçlükleri barındırmaktadır. Bu güçlüklerin bir kısmının üstesinden gelmek adına kitle kaynak şirketleri bir seçenek oluşturmaktadır. Bu makalenin amacı, ülkemizde çiftlerle çalışan araştırmacılara, Prolific kitle kaynak şirketini tanıtmaktır. Bu makalede öncelikle, farklı kitle kaynak şirketleri arasından Prolific’i seçmemizin nedenleri belirtilmiştir. Ardından, Prolific şirketi aracılığıyla nasıl çift verisi toplanabileceği adım adım ve ekran görüntüleri ile birlikte açıklanmış; ayrıca, veri kalitesinin artırılması için ön eleme, veri toplama ve veri temizliği aşamalarında dikkat edilmesi ve kontrol edilmesi gereken hususlar ile alınması gereken önlemler sunulmuştur. Prolific kitle kaynak şirketi aracılığıyla çiftlerden veri toplanmasının getiri ve götürülerinin de tartışıldığı makalemizin, çift verisi toplamayı amaçlayan klinisyenler ve araştırmacılar için metodolojik bir kaynak olabileceği düşünülmektedir.
EN
Improvements in dyadic data analysis methods are important for conducting studies that investigate romantic relationship dynamics and hence for developing effective interventions in the field of couple therapy. Despite these improvements in statistical methods, collecting data from dyads inherits some difficulties such as convincing male partners to participate in research. Crowdsourcing companies provide an option to overcome some of these difficulties. The aim of this article is to introduce one of the crowdsourcing companies, namely Prolific, to researchers in Turkey who are working on dyads. In this article, we first mention why we selected Prolific among several crowdsourcing companies. After explaining the reasons, collecting dyadic data via Prolific is explained step by step with screenshots. Additionally, important aspects to consider and check during prescreening, data collection and data cleaning for increasing data quality are also presented. We believe that this article, in which we discussed both advantages and disadvantages of collecting dyadic data via Prolific crowdsourcing company, would serve as a methodological resource for clinicians and researchers who aim to collect dyadic data.

Notlar Tam Metin (PDF)