Baskıdaki Makaleler | Online First
[DERLEME] Psikopatolojilerde gen-çevre etkileşimi: stresle ilgili genetik ve epigenetik süreçler
Gene-environment interaction in psychopathologies: stress-related genetic and epigenetic influences
Esra Zıvralı Yarar
Geliş tarihi: 06.08.2020, Kabul tarihi: 05.01.2021, Online yayımlanma tarihi:
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000044

Öz | Abstract

TR
Stresli yaşam olaylarının birçok psikolojik problemle ilişki içinde olduğu uzun zamandır bilinmektedir. Stres ve psikiyatrik rahatsızlıklar arasındaki ilişki, biyolojik ve çevresel faktörlerin etkileşimlerini inceleyen çalışmalar sonucunda daha anlaşılır hale gelmektedir. Bu makalede, insan vücudundaki genetik ve epigenetik süreçleri içeren biyolojik mekanizmalar aracılığıyla psikopatolojiler üzerinde etkili olan stresle ilişkili çevresel faktörlere değinilmektedir. Otonom sinir sistemi ve hipotalamus-hipofiz-adrenal aksı gibi zihin sağlığı ve stres yönetimi açısından önemli yapıların işleyişinde rol alan genler üzerindeki tek nükleotid polimorfizmleri ve DNA metilasyonları, psikopatolojilerdeki gen-çevre etkileşimi mekanizmalarına ışık tutmaktadır. Erken ve yakın dönem olumsuz çevresel yaşantıların biyolojik süreçler ile bağlantılı bir biçimde psikiyatrik rahatsızlıklarla olan ilişkisine yönelik bulgular dikkat çekicidir. Özellikle, CRHR1, FKBP5, CRHBP, SLC6A4, NR3C1, OXTR ve BDNF gibi stresle ilgili genlerin depresyon, intihar, bipolar bozukluk, kaygı bozukluğu, çeşitli kişilik bozuklukları ve travma sonrası stres bozukluğu gibi çok sayıda psikiyatrik problemle ilişkisi çevresel yaşantılarla etkileşim içerisinde rapor edilmiştir. Söz konusu ilişkilerin bu problemlere yönelik tedavi yaklaşımlarının etkinliğinde rol oynadığını gösteren çalışmalar hızla artmaktadır. Bulgular yorumlanırken göz önünde bulundurulması gereken olası kısıtlılıklar ve gelecek çalışmalar için öneriler tartışılmıştır.
EN
It has long been known that stressful life events are related to various psychological problems. The relationship between stress and psychiatric disorders has been further recognized due to reports of studies investigating interactions between biological and environmental factors. This paper is about the effect of stress-related environmental factors on psychopathologies through relevant biological mechanisms, such as genetic and epigenetic processes, in human body. Single-nucleotide polymorphisms and DNA methylation profiles of the genes playing role in the autonomic nervous system and the hypothalamic-pituitary-adrenal axis, which are essential for mental health and stress regulation, shed light upon gene-environment interactions in psychopathologies. Research results showing an association between early/late adversities and psychiatric problems through biological mechanisms deserve note. Relationships between genes related to stress regulation, such as CRHR1, FKBP5, CRHBP, SLC6A4, NR3C1, OXTR and BDNF, and various psychiatric conditions (e.g., depression, suicide, anxiety, bipolar disorder, personality disorders and post-traumatic stress disorder) have been suggested in an interaction with environmental factors. The number of studies reporting similar associations for therapeutic approaches to these disorders is also on the increase. Possible limitations when interpreting findings and suggestions for future research have also been discussed.

Notlar Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Tam Metin (PDF)

[DERLEME] Psikoterapideki tabu: Olumsuz etkilere dair sistematik bir gözden geçirme
The taboo in psychotherapy: A systematic review of negative effects
Esra Altın Gök, Orçun Yorulmaz
Geliş tarihi: 24.09.2020, Revizyon tarihi: 05.01.2021, Kabul tarihi: 14.01.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000045

Öz | Abstract

TR
Psikolojik tedaviler ne kadar iyi niyetli şekilde planlanıp uygulansa da danışanlara olumsuz etki etme veya beklenmedik şekilde sonlanma ihtimaline sahiptir. Bu olumsuz/negatif etkiler, alanyazında çok farklı terimler ile temsil edilmektedir. Öte yandan, olumsuz etkilerin nasıl tanımlanacağı, nasıl değerlendirileceği veya onlarla karşılaşıldığında neler yapılması gerektiği açık değildir. Bu sistematik derlemenin amacı, alanyazında psikoterapinin olumsuz etkileri ile ilgili yapılmış çalışmaları bir araya getirmek ve bu kavramın nasıl ele alındığını ve terapist ve danışanların gözünden bu etkilerin neler olabileceğini incelemektir. Sistematik alanyazın taraması sonucunda bu konuda toplam 58 çalışmaya ulaşılmış, tarama kriterlerine uyan 14 makale ayrıntılı olarak incelenmiştir. Bulgulara göre, bu olgu için kullanılan terimler arasında olumsuz etkiler, olumsuz göstergeler, yan etkiler, semptomların bozulması-kötüye gitmesi ve istenmeyen etki yer almaktadır. Farklı bozukluklardan mustarip farklı sayıdaki katılımcı ve çeşitli yöntemlerle yapılan bu çalışmalarda belirtilen olumsuz etkiler ise özetle teknik problemler, terapötik ilişki ile ilgili problemler, belirtilerin artması/kötüleşmesi, danışanın ve terapistin psikoterapiden beklentilerinin karşılanamaması olarak tanımlanmaktadır. Nihayetinde bu konuda doğru bir çıkarım yapmak için daha fazla sayıda seçkisiz kontrollü araştırmaya ihtiyaç olduğu düşünülmüştür. Terapilerdeki olumsuz etkilerle ilgili yapılan bu tür araştırmaların yaygınlaşmasının ruh sağlığı çalışmalarını geliştireceği, tabu gibi görünen bu kavrama odaklanarak terapistlere farkındalık kazandıracağı, danışanlara daha faydalı olma ve psikoterapilerin daha işlevsel olması yönünde etkileri olacağı düşünülmektedir.
EN
No matter how well-intentioned psychological treatments are planned and implemented, they have the potential to affect clients negatively or to end unexpectedly. These negative effects are represented by very different terms in the literature. It is not clear how to define negative effects, how they will be evaluated, or what to do when encountered with them. The purpose of this systematic review was to bring together the studies on the negative effects of psychotherapy and to examine how this concept is handled and what these effects can be from the perspective of therapists and clients. As a result of the systematic literature review, 58 studies on this subject were reached, and 14 articles meeting the screening criteria were examined in detail. According to the findings, the terms used for this phenomenon include negative effects, negative indicators, side effects, deterioration-worsening of symptoms and undesirable effect. The negative effects stated in these studies with different numbers of participants suffering from different disorders and various methods are defined as technical problems, problems with the therapeutic relationship, increase or worsening of symptoms, failure to meet the expectations of the client and therapist from psychotherapy. It was thought that more randomized controlled trials were needed to make a clear conclusion on this issue. It is thought that the widespread use of such research will improve mental health studies, bring awareness to therapists by focusing on this concept that seems taboo, will have effects on being more beneficial to clients and making psychotherapies more functional.

Notlar Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Tam Metin (PDF)

[DERLEME] Çevrimiçi psikoterapi yöntemlerinin farklı gruplar (yetişkin, çocuk, ergen ve aile) temelinde incelenmesi
Examination of online psychotherapy methods on the basis of different groups (adult, child, adolescent, and family)
Seda Oktay, Ezgi Didem Merdan, Pelin Karaca, Gülsen Erden
Geliş tarihi: 10.08.2020, Revizyon tarihi: 24.01.2021, Kabul tarihi: 01.02.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000046

Öz | Abstract

TR
Çevrimiçi psikoterapi, terapist ile danışan arasındaki psikoterapi sürecini teknolojik iletişim kanalları yoluyla sağlayan bir tedavi biçimidir. Çevrimiçi terapiler, ekonomik açıdan daha hesaplı ve kolay uygulanabilir olmaları (ulaşılabilirlik), farklı şehirlerde ve hatta ülkelerde yaşayan danışanlar ve terapistlerin birbiriyle iletişim kurmalarına imkân tanımaları, iki taraf için de zaman tasarrufu sağlamaları gibi konularda oldukça avantajlı durumdadır. Yüz yüze terapi uygulamalarında olduğu gibi, çevrimiçi psikoterapiler de yetişkinlerin yanı sıra çocuk, ergen ve ailelerle uygulanabilmektedir. Olumlu yanlarının fark edilmesiyle ve salgın sürecinde ülkemizdeki kullanımıyla birlikte çevrimiçi terapilere olan ilgi günden güne artmaktadır. Bununla birlikte, çevrimiçi uygulamalara yönelik çalışmaların oldukça az olduğu, özellikle çocuklar ve ailelerle yapılan uygulamaların etkililiğine yönelik kapsamlı çalışmaların alanyazında kısıtlı kaldığı düşünülmüştür. Bu bağlamda, bu çalışmanın amacı çevrimiçi psikoterapinin çocuk, ergen, aile, yetişkin gibi çeşitli danışan gruplarına yönelik özelliklerini incelemek ve bu gruplarla yapılan çalışmaların etkililiğini ortaya koymaktır. Çevrimiçi terapi etkililik araştırmalarının birçoğu söz konusu terapilerin yetişkinler, çocuklar, ergenler ve aileler üzerinde etkili olduğunu göstermiştir. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kullanımı artan çevrimiçi terapi yönteminin gelişimi ve etkililiğinin incelenmesinin, ruh sağlığı çalışanlarının bu yöntemi güvenle uygulamalarına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Ayrıca, alanyazında çevrimiçi terapi uygulamaları ve bu uygulamaların sonuçlarının paylaşılması, çevrimiçi terapilerin kullanımının artması açısından önemli olarak değerlendirilmiştir.
EN
Online psychotherapy is a treatment process between the therapist and the client through technological communication channels. Online therapies are very advantageous by being economically more affordable, easily accessible, eliminating the distance between the client and the therapist, and saving time for both parties. As well as face-to-face therapy, online psychotherapies can be used with different groups such as adults, children, adolescents, and families. The interest in online therapies is increasing day by day with the recognition of its positive aspects and its use in our country during the epidemic restrictions. However, comprehensive studies on the effectiveness of online therapies with children, adolescents, and families are limited in the literature. Therefore, the aim of this study was to examine the features of online psychotherapy for various client groups such as children, adolescents, families, and adults; and to reveal the effectiveness of the studies conducted with these groups. Many efficacy studies show that online therapies are effective for adults, children, adolescents, and families. Use of online therapy is rising in Turkey and it is necessary for mental health professionals to follow the development of this method nowadays. In addition, increasing the studies about the efficacy of online psychotherapies in the literature is essential for the improvement of applications in this field.

Notlar Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Tam Metin (PDF)

[ÖZGÜN MAKALE] Yale-Brown Obsesyon Kompulsiyon Ölçeği-Türkçe Öz Bildirim Formu: Güvenirlik ve geçerlik çalışması
Yale-Brown Obsession Compulsion Scale–Turkish Self Report Form: A study of reliability and validity
Filiz Koçoğlu, Başak Bahtiyar
Geliş tarihi: 06.11.2020, Kabul tarihi: 18.02.2021, Online yayımlanma tarihi:
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000047

Öz | Abstract

TR
Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) ile ilişkili belirtilerin şiddetini değerlendiren Yale-Brown Obsesyon Kompulsiyon Ölçeği (YBOKÖ) hem klinik uygulamalarda hem de bilimsel çalışmalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Ölçeğin yarı yapılandırılmış görüşme formatı için bir uygulayıcının gerekli olması ve uygulamanın zaman alması gibi kısıtlılıklar göz önünde bulundurularak, öz bildirim formu geliştirilmiştir. Bu çalışmada, YBOKÖ-Öz Bildirim Türkçe formunun hem OKB tanısı almış bireylerde hem de klinik olmayan örneklemde psikometrik özelliklerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini yaşları 18 ile 58 arasında değişen (Ort. = 28.33, SS = 7.57), OKB tanısına sahip 117 kişi ve herhangi bir tanısı olmayan 150 kişi olmak üzere toplam 267 yetişkin katılımcı oluşturmaktadır. Çalışmada tüm katılımcılar demografik bilgi formunun yanı sıra YBOKÖ-Öz Bildirim Formunu doldurmuşlardır. Ayrıca YBOKÖ-Uzman Değerlendirmesi bir kısım katılımcıya (n = 56) yarı yapılandırılmış bir görüşme ile uygulanmıştır. Açımlayıcı faktör analizi sonucunda YBOKÖ-Öz Bildirim Formunun, OKB’nin şiddetini değerlendiren tek faktörlü bir yapıya sahip olduğu gözlenmiştir. Ölçeğin iç tutarlılık düzeyinin klinik grup, kontrol grubu ve tüm örneklem için çok yüksek olduğu bulunmuştur. Ayrıca, öz bildirim formunun uzman değerlendirmesi ile yüksek korelasyonu gözlenmiş; klinik örneklemle klinik olmayan örneklemi ayırabilme özelliği de desteklenmiştir. Mevcut çalışma sonuçları, YBOKÖ-Öz Bildirim Formunun klinik ve klinik olmayan bireylerde OKB belirtilerini değerlendirmek için kullanılabilecek özelliklere sahip olduğunu ortaya koymuştur. Uygulama ve puanlama kolaylığına sahip bu ölçeğin, uzman değerlendirmesi kadar iyi psikometrik özelliklere sahip olduğu belirlenmiştir.
EN
Yale-Brown Obsession Compulsion Scale (YBOCS) is one of the most commonly used instruments to assess the severity of symptoms related to Obsessive Compulsive Disorder (OCD) both in clinical settings and in empirical studies. Self-report version of this scale has been developed, considering the limitations such that the need of an administrator and time-consuming application of the semi-structured interview version. The aim of the present study was to examine the validity and reliability properties of Turkish version of YBOCS–Self Report both in clinical and nonclinical sample. Current study was carried out with 267 adult participants (117 patients diagnosed with OCD and 150 healthy controls) between the ages of 18 and 58 (M = 28.33, SD = 7.57). Participants were asked to fill out demographic information form and YBOCS–Self Report. In addition, YBOCS-Clinician Administered version was administered to some of the participants (n = 56) via semi structured interview. The results of the explanatory factor analysis revealed that YBOCS–Self Report had one factor structure measuring the severity of OCD symptoms. The internal consistency of the scale was found to be very good in clinical, nonclinical and overall sample. In addition, self-report version was highly correlated with clinician administered version; and acceptable validity was achieved in differentiating participants diagnosed with OCD from healthy controls. These findings revealed that Turkish version of YBOCS–Self Report is a valid and reliable instrument to assess the severity of OCD related symptoms both in clinical and non-clinical individuals. Self-report version, which is more practical in application and scoring, has good psychometric properties as well as clinician administered version.

Notlar Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Tam Metin (PDF)

[ÖZGÜN MAKALE] The investigation of the mediating role of impostor phenomenon in the relationship between maladaptive perfectionism and depression among residents [EN]
Asistan doktorlarda uyumsuz mükemmeliyetçilik ve depresyon arasındaki ilişkide sahtekârlık fenomeninin aracı rolünün araştırılması
Elif Elvan Mirel, Hale Ögel-Balaban
Geliş tarihi: 01.10.2020, Revizyon Tarihi: 08.02.2021, Kabul tarihi: 28.02.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000048

Öz | Abstract

EN
Impostor phenomenon is defined as the feeling of fraudulence in spite of high achievements. Maladaptive perfectionism is defined as the perceived discrepancy between high standards and actual performance. Impostor phenomenon and maladaptive perfectionism are common traits among residents. Previous research has shown that both of these traits are associated with depression. The aim of the current study was to investigate the mediating role of the impostor phenomenon in the relationship between maladaptive perfectionism (discrepancy) and depression among residents. Another aim was to investigate whether the relationships between discrepancy, impostor phenomenon and depression differed based on gender. The sample was composed of 213 residents (120 female) from various fields of medical specialties. All participants completed Demographic Information Form, Almost Perfect Scale Revised-Discrepancy Subscale, Impostorism Scale and Beck Depression Inventory. Pearson correlation analyses conducted between discrepancy, impostor phenomenon and depression scores showed that all variables were positively correlated with each other. Mediation analysis did not support the mediating role of impostor phenomenon in the relationship between discrepancy and depression. No significant gender difference in discrepancy, impostor phenomenon and depression scores were found. These findings were discussed in terms of preventions and interventions focusing on reducing discrepancy and impostor phenomenon and increasing the psychological well-being of residents.

TR
Sahtekârlık fenomeni yüksek başarılara rağmen yaşanılan sahtekârlık hissi şeklinde tanımlanmaktadır. Uyumsuz mükemmeliyetçilik ise yüksek standartlar ile gerçek performans arasında algılanan uyuşmazlıktır. Sahtekârlık fenomeni ve uyumsuz mükemmeliyetçilik asistan doktorlarda yaygın olan özelliklerdir. Daha öneki araştırmalar bu iki özelliğin de depresyonla ilişkili olduğunu göstermiştir. Bu araştırmanın amacı asistan doktorlarda uyumsuz mükemmeliyetçilik (uyuşmazlık) ve depresyon arasındaki ilişkide sahtekârlık fenomeninin aracı rolünü incelemektir. Bir diğer amacı ise uyuşmazlık, sahtekârlık fenomeni ve depresyon arasındaki ilişkilerin cinsiyete göre farklılık gösterip göstermediğini araştırmaktır. Bu araştırmanın örneklemi tıbbın farklı uzmanlık dallarında görev yapmakta olan 213 asistan doktordan (120 kadın) oluşmaktadır. Katılımcılar Demografik Bilgi Formu, Neredeyse Mükemmel Ölçeği-Uyuşmazlık Alt Ölçeği, Sahtekârlık Ölçeği ve Beck Depresyon Envanteri’ni doldurmuşlardır. Uyuşmazlık, sahtekârlık fenomeni ve depresyon değişkenleriyle yürütülen Pearson korelasyon analizleri bu değişkenlerin birbirleriyle olumlu bir şekilde ilişkili olduğunu göstermiştir. Aracı değişken analizinin sonuçları, sahtekârlık fenomeninin uyuşmazlık ve depresyon arasındaki ilişkideki aracı rolünü desteklememiştir. Uyuşmazlık, sahtekârlık fenomeni ve depresyon düzeylerinde cinsiyet açısından anlamlı bir fark bulunmamıştır. Bu bulgular, uyuşmazlık ve sahtekârlık fenomenini azaltmaya ve psikolojik iyiliği arttırmaya yönelik önlemlerin ve müdahalelerin asistan doktorlarda yararlı olabileceği doğrultusunda tartışılmıştır.

Notlar Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Tam Metin (PDF)

[ÖZGÜN MAKALE] COVID-19 Pandemisi sürecinde sigara ve alkol kullanan bireylerde Travma Sonrası Stres Bozukluğu semptomlarının incelenmesi
Investigating symptoms of Post Traumatic Stress Disorder in individuals using alcohol and cigarette during the COVID-19 Pandemic
Sevda Acar, Hadiye Bostancı Demirci, Derya Şaşman Kaylı, Görkem Yararbaş
Geliş tarihi: 24.11.2020, Revizyon Tarihi: 19.02.2021, Kabul tarihi: 08.03.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000049

Öz | Abstract

EN
TR

Notlar Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Tam Metin (PDF)

[ÖZGÜN MAKALE] Investigating alexithymia, emotional expression, childhood trauma and attachment in self-reported disordered eating behavior [EN]
İlayda Özdemir, Şermin Tükel
Geliş tarihi: 19.08.2020, Revizyon Tarihi: 09.03.2021, Kabul tarihi: 12.03.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000050

Öz | Abstract

EN
TR

Notlar Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Tam Metin (PDF)

[KISA BİLDİRİM] Çocuk kaybı sonrası ebeveynlerin ilişkileri
Relationships of bereaved parents after the child loss
Asuman Büyükcan-Tetik, Bülent Aykutoğlu, Gökçen Bulut, İlke Sine Eğeci, Serkan Özgün, Belgin Deryalar
Geliş tarihi: 04.01.2021, Revizyon Tarihi: 09.03.2021, Kabul tarihi: 16.03.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000052

Öz | Abstract

TR
Çocuk kaybı yaşayan ebeveynler, diğer ebeveynlere kıyasla daha yüksek düzeyde kaygı ve depresyon belirtileri yaşamaktadırlar. Bununla birlikte, çocuk kaybı yalnızca bireysel sağlığı değil, ebeveynlerin birbirleri ile olan ilişkilerini de etkilemektedir. Çocuk kaybından sonra yas tutan ebeveynlerin ilişki kaliteleri nasıl değişmektedir? Bu makalede öncelikle, bu soruyu yanıtlamaya çalışan ve çoğunlukla Batılı kültürlerde gerçekleştirilmiş olan araştırmaların özetlenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca, bu konuda Türkiye’de farklı bilim alanlarında gerçekleştirilmiş olan kısıtlı sayıdaki çalışmanın içerikleri de aktarılmıştır. Makalemiz, alanyazındaki eksikliklerin yanı sıra yas tutan ebeveynlerin ilişki kalitesi ile yas uyumları arasındaki bağlantının ayrıntılı bir şekilde incelenmesi için gelecekte yürütülebilecek araştırmalara dair önerilerin tartışmasıyla sonuçlandırılmıştır. Bu konudaki bilgi birikiminin, çocuklarını kaybeden ebeveynlerin yas uyumlarının artırılmasını (örn., fiziksel ve psikolojik olarak daha sağlıklı bir yaşam, daha düşük kaygı ve depresyon belirtileri, travma sonrası büyüme) amaçlayan müdahale programlarına katkı sağlayabileceği düşünülmektedir. Bu makale, bu tür programlarda, yas tutan ebeveynlerin birbirleriyle olan ilişkilerine de odaklanılmasının önemine işaret etmektedir.

EN
Parents who lost their child experience higher levels of anxiety and depressive symptoms compared to other parents. Additionally, child loss affects not only individual health but also the relationship between the parents. How does the relationship quality of bereaved parents change after the child loss? In this paper, we first seek to summarize the research that tried to respond to this question and was mostly conducted in Western cultures. Furthermore, we present the contents of limited number of studies conducted in Turkey in different fields. We conclude by discussing the limitations of the literature as well as suggestions for future directions to scrutinize the link between bereaved parents’ relationship quality and grief adjustment. We argue that knowledge in this topic would contribute to the intervention programs that aim to increase grief adjustment of bereaved parents (e.g., better physical and psychological health, lower levels of anxiety and depressive symptoms, post-traumatic growth). This article highlights the importance of focusing on the relationship between bereaved parents in such programs.

Notlar Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Tam Metin (PDF)

[ÖZGÜN MAKALE] Psikolojik dayanıklılık ve kaygı arasındaki ilişkide üstbilişler ve başa çıkma yollarının durumsal aracılık rolü [EN]
The moderated mediation role of metacognitions and ways of coping in the relationship between psychological resilience and anxiety 
Nurbanu Perişan, Volkan Koç
Geliş Tarihi: 02.12.2020, Revizyon Tarihi: 07.03.2021, Kabul Tarihi: 30.03.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000053

Abstract | Öz

EN
TR

Notes Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Fulltext (PDF)

[ÖZGÜN MAKALE] Psikoterapistlerin danışanlarına yönelik varsayımları: Fenomenolojik bir araştırma
Psychotherapists’ assumptions towards their clients: A phenomenological study
Hale Nur Kılıç Memur
Geliş tarihi: 09.02.2021, Revizyon Tarihi: 16.03.2021, Kabul tarihi: 05.04.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000054

Öz | Abstract

TR

EN

Notlar Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Tam Metin (PDF)

[ÖZGÜN MAKALE] Reddedilme duyarlılığına ilişkin otobiyografik bellek özellikleri: Nitel yöntemli bir çalışma
Autobiographical memory characteristic regarding rejection sensitivity: A qualitative study
Gün Pakyürek, Gamze Şen
Geliş: 13.12.2020, Revizyon: 17.03.2021, Kabul: 11.04.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000055

Öz | Abstract

EN

TR

Notes Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Fulltext (PDF)

[ÖZGÜN MAKALE] Türk örnekleminde koronavirüs korkusu ve kaygısına ilişkin sosyodemografik bir inceleme
A sociodemographic examination of Coronavirus fear and anxiety in a Turkish sample
Gülşen Karaman, Zeynep Türkkan, Fatıma Nurefşan Yumuşak, Erdi Bahadır, Hüdanur Akkuzu, Nefise Ladikli
Geliş: 24.01.2021, Revizyon: 19.03.2021/18.04.2021, Kabul: 26.04.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000056

Öz | Abstract

EN

TR

Notlar Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Tam Metin (PDF)

[ÖZGÜN MAKALE] Birikimli Travma Ölçeği Kısa Formu: Psikometrik özelliklerinin incelenmesi
Cumulative Trauma Scale-Short Form: Examination of psychometric properties
Selen Eltan, Ayşe Nuray Karancı
Geliş: 17.02.2021, Revizyon: 16.04.2021, Kabul: 05.05.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000057

Öz | Abstract

EN

TR

Notlar Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Tam Metin (PDF)

[ÖZGÜN MAKALE] Umutsuzluk ile psikolojik dayanıklılık arasındaki ilişkide problem odaklı baş etme stratejilerinin aracı rolü
The mediating role of problem-focused coping strategies in the relationship between hopelessness and resilience
Özlem Öztürk, Zeynep Maçkalı
Geliş: 17.02.2021, Revizyon: 26.04.2021/04.05.2021, Kabul: 09.05.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000058

Öz | Abstract

EN

TR

Notlar Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Tam Metin (PDF)

[ÖZGÜN MAKALE] Erken dönem uyum bozucu şemaların ve işlevsel olmayan şema başetme modlarının kişilerarası baskınlık ve boyuneğicilik ile ilişkisi: Çiftlerde algılanan benzerlik
The association of early maladaptive schemas and dysfunctional schema coping modes with interpersonal dominance and submissiveness: Perceived similarity in couples
Büşra Fatma Gültekin, Miray Akyunus
Geliş: 04.02.2021, Revizyon: 26.05.2021, Kabul: 06.06.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000059

Öz | Abstract

TR

EN

Notes Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Fulltext (PDF)

[ÖZGÜN MAKALE] Otizm ve Özgül Öğrenme Güçlüğü tanısı almış çocukların sağlıklı kardeşlerinin psikolojik uyumu, kardeş ilişkileri ve algıladıkları anne kabul-reddi
Psychological adjustment, sibling relationships and perceived maternal acceptance-rejection of healthy siblings of individuals with Autism and Specific Learning Disabilities
Esra Angın, Gülsen Erden
Geliş: 11.03.2021, Revizyon: 19.05.2021/03.06.2021, Kabul 13.06.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000060

Öz | Abstract

TR

EN

Notlar Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Tam Metin (PDF)

[KISA BİLDİRİM] Eleştirel sağlık psikologlarının tanınma ve eylem çağrısı: Eleştirel sağlık psikolojisi, katılımcı eylem araştırmaları ve Türkiye’deki durum
Critical health psychologists’ call to recognition and action: Critical health psychology, participatory action research and the situation in Turkey
Aslı Esin Aslan, Ayla Hocaoğlu Uzunkaya
Geliş: 10.02.2021, Revizyon: 05.05.2021/10.06.2021, Kabul: 13.06.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000061

Öz | Abstract

TR

EN

Notlar Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Tam Metin (PDF)

[ÖZGÜN MAKALE] Romantik bağlanma ve çift uyumu arasındaki ilişkide duygu düzenleme güçlüğü ve reddedilme hassasiyetinin aracı rolü
Mediating roles of emotion regulation difficulties and rejection sensitivity in the relation between romantic attachment and couple adjustment
Zahide Tepeli Temiz, F. Işıl Bilican
Geliş: 16.02.2021, Revizyon: 07.05.2021/13.06.2021, Kabul: 14.06.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000062

Öz | Abstract

TR

EN

Notlar Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Tam Metin (PDF)

[DERLEME] Klinik ve adli bağlamda ruhsal travmanın değerlendirilmesinde Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri, Tematik Algı Testi ve Rorschach Mürekkep Lekeleri Testi’nin kullanımı
The use of Minnesota Multiphasic Personality Inventory, Thematic Perception Test, and Rorschach Inkblots Test in the evaluation of mental trauma in clinical and forensic context
Burcu Kahveci Öncü, Gülbahar Baştuğ
Geliş: 22.04.2021, Revizyon: 18.06.2021, Kabul: 21.06.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000063

Öz | Abstract

TR

EN

Notlar Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Tam Metin (PDF)

[ÖZGÜN MAKALE] Hipomanik Tutumlar ve Pozitif Yordamalar Ölçeği’nin Türkçeye uyarlanmasına yönelik ön çalışma
A preliminary study of the Turkish adaptation of Hypomanic Attitudes and Positive Predictions Inventory
Zeynep Maçkalı, Gülin Güneri
Geliş: 03.02.2021, Revizyon: 31.05.2021/30.06.2021, Kabul 02.07.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000064

Öz | Abstract

TR

EN

Notlar Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Tam Metin (PDF)

[ÖZGÜN MAKALE] Stres ve sürücü öfkesi ilişkisinde sürüş becerilerinin rolünün incelenmesi
Investigation of the role of driving skills in the relationship between stress and driver anger
İbrahim Öztürk, Yeşim Üzümcüoğlu, Burcu Tekeş
Geliş: 09.02.2021, Revizyon: 31.05.2021/07.07.2021, Kabul: 10.07.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000065

Öz | Abstract

TR

EN

Notlar Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Tam Metin (PDF)

[DERLEME] Pediatrik kanser hastalarında bilişsel bozukluk, ağrı, sıkıntı ve sosyal işlevsellikte bozulma ve bu alanlara yönelik psikolojik müdahaleler: Sistematik gözden geçirme
Cognitive impairment, pain, distress and impaired social functioning in pediatric cancer patients and psychological interventions regarding these areas: A systematic review
Merve Aydın, Özden Yalçınkaya Alkar
Geliş: 24.02.2021, Revizyon 07.05.2021/18.07.2021, Kabul: 25.07.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000066

Öz | Abstract

TR

EN

Notlar Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Tam Metin (PDF)

[ÖZGÜN MAKALE] İtfaiyecilerde travmatik stres belirtilerinin belirleyicileri
Determinants of traumatic stress symptoms in firefighters
Zeynep Sofuoğlu, Sinem Cankardaş
Geliş: 19.03.2021, Revizyon: 09.07.2021/02.08.2021, Kabul: 07.08.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000067

Abstract | Öz

EN
Firefighters are at high risk of experiencing mental disorders like other first responders. Although the studies on the prevalence of mental health problems in firefighters are common in the literature, it is seen that there are limited studies on the causes of these problems. This study aimed to investigate the risk of depression and traumatic stress symptoms among firefighters working in Turkey. In addition, it was aimed to investigate the variables before and during the event that predicted the traumatic stress symptoms. For this purpose, data were collected from the 468 firefighters working in the fire department of 35 provinces that agreed to participate in the study by using the Behavior, Safety, and Culture – First Responders, Patient Health Questionnaire-2, and Impact of Events Scale. It was seen that approximately half of the firefighters met the diagnosis of possible post-traumatic stress disorder, and approximately one fifth had a risk of depression. It was observed that the level of distress experienced during the event was the variable that explained the higher variance in the level of traumatic stress symptoms. Findings indicate that firefighters should have access to the psychological support system. Thus, it may be possible to prevent the continuation of mental problems and decrease the quality of life.
TR
İtfaiyeciler acil durumlarda ilk müdahalede bulunan diğer meslek grupları gibi ruhsal bozukluklar deneyimleme riski yüksek bir gruptur. Yapılan bu çalışmada Türkiye’de çalışan itfaiyecilerde travmatik stres belirtileri ve depresyon riskini araştırmak; ayrıca travmatik stres belirtilerini yordayan olay öncesi ve sırasındaki değişkenleri incelemek amaçlanmıştır. Davranış, Güvenlik ve Kültür – Acil Durum Müdahale Ekibi formu, Hasta Sağlık Anketi – 2, ve Olayların Etkisi Ölçeği kullanılarak araştırmaya katılmayı kabul eden 35 ilin itfaiye şefliğinde çalışan toplam 468 itfaiyeciden veri toplanmıştır. Yapılan çalışma sonucunda itfaiyecilerin yaklaşık yarısının olası travma sonrası stres bozukluğu tanısını karşıladığı, yaklaşık beşte birinin ise depresyon riskine sahip olduğu görülmüştür. Olay sırasında deneyimlenen sıkıntı düzeyinin travmatik stres belirti düzeyindeki varyansı en fazla açıklayan değişken olduğu görülmüştür. Elde edilen bulgular, itfaiyecilerin psikolojik destek sistemine erişiminin sağlanması gerektiğine işaret etmektedir. Böylece hem ruhsal sorunların sürmesi hem de yaşam kalitesinin azalmasını önlemek mümkün
olabilir.

Notlar Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Tam Metin (PDF)

[ÖZGÜN MAKALE] COVID-19 Stres Ölçeği’nin Türkçe Formu: Geçerlik ve güvenirlik çalışması
The Turkish Form of the COVID-19 Stress Scale: Validity and reliability study
Alperen Güçlü, Özden Yalçınkaya Alkar
Geliş: 21.06.2021, Revizyon: 12.08.2021, Kabul: 22.08.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000068

Abstract | Öz

EN
During the COVID-19 pandemic, some measurement tools have been developed to assess pandemic-related stress. One of these measurement tools is the COVID-19 Stress Scale, which can evaluate the stress related to this disease in a versatile way. In the current study, it was aimed to adapt the COVID-19 Stress Scale into Turkish. In total 180 people, whose ages range from 18 to 60 participated in the study. For examine the construct validity of the scale, exploratory (EFA) and confirmatory (CFA) factor analyzes were carried out, and for criterion validity, correlation with similar scales (COVID-19 Fear Scale, Coronavirus Anxiety Scale, Warwick Edinburgh Mental Well-Being Scale and Vancouver Obsessive Compulsive Inventory) was checked. As a result of the analysis, it is noteworthy that the scale, which was originally a five-factor structure, has a six-factor structure (threat/danger, socioeconomic consequences, xenophobia, contamination, traumatic stress, and compulsive control) in our country. Also it was determined that item factor loads range between .35 and .90, and the criterion-related validity was at an acceptable level. The scale is associated with similar measurement tools. According to the internal consistency coefficient calculated to evaluate the reliability of the scale, the Cronbach’s alpha reliability coefficient for the whole scale is .97, while these values vary between .89 and .96 for the sub-dimensions. Item-total correlations are between .63 and .82. In addition, split-half levels of the scale were calculated as .86. These findings support that the Turkish version of the scale is a reliable and valid measurement tool in assessing the stress due to COVID-19. The scale will make important contributions to the related literature in terms of allowing multi-dimensional evaluation on the basis of different sources of anxiety and showing good psychometric properties.
TR
COVID-19 pandemi döneminde, pandemiye ilişkin stresi değerlendirebilmek için bazı ölçüm araçları geliştirilmiştir. Bu ölçüm araçlarından biri de bu hastalığa yönelik stresi, çok yönlü bir biçimde değerlendirebilen COVID-19 Stres Ölçeği’dir. Mevcut çalışmanın amacı COVID-19 Stres Ölçeği’nin Türkçeye uyarlanmasıdır. Araştırmaya yaşları 18-60 aralığında değişen toplamda 180 kişi katılmıştır. Ölçeğin yapı geçerliğini inceleyebilmek için açımlayıcı (AFA) ve doğrulayıcı (DFA) faktör analizleri yürütülmüştür ve ölçüt bağıntılı geçerlik kapsamında benzer konulu ölçeklerle (COVID-19 Korkusu Ölçeği, Koronavirüs Anksiyete Ölçeği, Warwick Edinburg Mental İyi Oluş Ölçeği ve Vancouver Obsesif Kompulsif Ölçeği) korelâsyonuna bakılmıştır. Analizler sonucu, orijinal formunda beş faktörlü yapıda olan ölçeğin, ülkemizde altı faktörlü(tehdit/tehlike, sosyoekonomik sonuçlar, yabancı korkusu, kontaminasyon, travmatik stres ve kompulsif kontrol) bir yapısı olduğu dikkat çekmektedir. Ayrıca ölçek maddelerine ilişkin faktör yüklerinin .35 ile .90 arasında değiştiği, ölçüt bağıntılı geçerliğin ise kabul edilebilir düzeyde olduğu belirlenmiştir. Ölçek, benzer ölçüm araçları ile ilişkilidir. Ölçeğin güvenirliğini değerlendirmek için hesaplanan iç tutarlılık katsayısına göre ise tüm ölçek için Cronbach alfa güvenirlik katsayısı .97 iken, alt boyutlar için bu değerler .89 ile .96 arasında değişmektedir. Ölçeğe ilişkin madde toplam korelâsyonları .63 ile .82 arasında yer almaktadır. Ayrıca ölçeğe ait iki yarı güvenirlik düzeyi de .85 olarak hesaplanmıştır. Bu bulgular, ölçeğin Türkçe formunun COVID-19’a bağlı stresi değerlendirmede güvenilir ve geçerli bir ölçüm aracı olduğunu desteklemektedir. Ölçek, farklı endişe kaynakları temelinde çok yönlü biçimde değerlendirmeye imkân tanıması ve iyi psikometrik özellikler göstermesi açısından ilgili alanyazına önemli katkılar sağlayacaktır.

Notlar Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Tam Metin (PDF)

[ÖZGÜN MAKALE] Dezavantajlı gruplarla çalışan psikologlarda eşduyum yorgunluğu ve stres ile başa çıkma
Compassion fatigue and coping with stress in psychologists working with disadvantaged groups
Zeynep Maçkalı, Kübra Tuş Yiğit
Geliş: 23.05.2021, Revizyon: 15.08.2021, Kabul: 27.08.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000069

Abstract | Öz

EN
The aim of this study is to investigate the relationship between compassion fatigue and stress coping styles in psychologists working with disadvantaged groups and to examine to what extent depression, anxiety and stress predict compassion fatigue. Comparative analyses were conducted on the demographic characteristics of the participants in their coping styles with compassion fatigue and stress. The study was conducted with the Demographic Data Form, Professional Quality of Life Scale, Ways of Coping with Stress Scale and Depression Anxiety Stress Scale. These were applied to 300 psychologists which were 252 women (84%), 48 men (16%) between the ages of 22-65 (M = 29.82, SD= 6.0) who were living in Istanbul, Izmir and Bursa. It was found that coping styles of psychologists working with disadvantaged groups had predictive effect on compassion fatigue. Also, depression, anxiety and stress were found to be predictors of compassion fatigue. When the demographic characteristics were examined, it was found that the levels of compassion fatigue and coping styles differed according to gender and duration of work in the profession.
TR
Bu çalışmanın amacı, dezavantajlı gruplarla çalışan psikologlarda eşduyum yorgunluğu ve stresle başa çıkma tarzları arasındaki ilişkinin araştırılması ve depresyon, anksiyete ve stresin eşduyum yorgunluğunu ne ölçüde yordadığının incelenmesidir. Bunların yanı sıra, eşduyum yorgunluğu ve stresle başa çıkma tarzlarının katılımcıların demografik özellikleri açısından karşılaştırmalı analizlerine de yer verilmiştir. Araştırma, 22-65 (Ort.= 29.82, S.S = 6.0) yaş arasında olan 252’i kadın (%84), 48’i erkek (%16) olmak üzere İstanbul, İzmir ve Bursa ilinde yaşayan 300 psikolog ile gerçekleştirilmiş ve Demografik Bilgi Formu, Çalışanlar İçin Yaşam Kalitesi Ölçeği, Stresle Başa Çıkma Tarzları Ölçeği ve Depresyon Anksiyete Stres Ölçeği’nden yararlanılmıştır. Çalışmadan elde edilen bulgular kapsamında, dezavantajlı gruplarla çalışan psikologlarda stresle başa çıkma tarzlarının eşduyum yorgunluğu üzerinde yordayıcı etkisi olduğu tespit edilmiştir. Depresyon, anksiyete ve stresin eşduyum yorgunluğu üzerinde yordayıcı oldukları da saptanmıştır. Örneklemin demografik özellikleri doğrultusunda yapılan incelemelerde ise, cinsiyet ve meslekte çalışma sürelerine göre eşduyum yorgunluğu düzeylerinin ve stresle başa çıkma tarzlarının farklılaştığı bulgularına ulaşılmıştır.

Notlar Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Tam Metin (PDF)

[ÖZGÜN MAKALE] Cinsiyete göre ebeveynleşmenin farklı boyutları arasındaki ilişkiler ve ebeveynleştirme boyutlarının psikolojik belirtileri yordama düzeyi
Relationships between different dimensions of parentification according to gender and prediction level of parentification dimensions for psychological symptoms
Sait Uluç, Duygu Köyden
Geliş: 07.06.2021, Revizyon: 19.08.2021, Kabul 03.09.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000070

Abstract | Öz

EN
Parentification, a kind of dysfunction in the family system, is defined as a role change between parent and child. Parentification phenomenon occurs when the child or adolescent is forced to take parental responsibilities inappropriately or earlier than the appropriate time. In this study, it was aimed to examine the relationships between the Turkish version of the Filial Responsibility Scale (FRS-A) and the Turkish version of the Parentification Scale (PI). The extent to which the scales predicted the psychological symptoms were evaluated separately. The sample of the study consisted of 197 college students (99 females and 98 males), aged between 19 and 23 (M = 21.10, SD = 1.38). Relationships between FRS and PI sub-dimensions were tested separately for women and men using Pearson’s correlation analyses. The results of the analyses indicated that the relationships between the sub-dimensions of both scales were significant. Two hierarchical regression analyses were conducted to evaluate the predictive effects of the FRS-A and the PI on psychological symptoms. The results of the regression analysis indicated that the model based on the parentification type (FRS-A dimensions) estimated 22,3 % of the variance of psychological symptoms. On the other hand, the model based on whom the parentification is intended for (PI dimensions) estimated 18 % of the variance of psychological symptoms.
TR
Aile sistemindeki bir tür işlev bozulması olan ebeveynleşme (parentification), ebeveyn ile çocuk arasındaki rol değişimi olarak tanımlanmaktadır. Çocuk ya da ergen uygun zamandan daha erken ya da uygun olmayan bir biçimde ebeveyn sorumluluklarını üstlenmek zorunda bırakıldığında ebeveynleşme olgusu ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Filial Sorumluluk Ölçeği (FSÖ-Y) ve Ebeveynleşme Ölçeğinin (EE) arasındaki ilişkilerin incelenmesidir. İkinci olarak, ölçeklerin psikolojik iyilik halini yordayıp yordamadığı değerlendirilmiştir. Çalışmanın örneklemi 19 ile 23 yaş aralığında (Ort.=21.10, SS=1.38) 197 üniversite öğrencisinden (99 kadın ve 98 erkek) oluşmaktadır. FSÖ-Y ve EE alt boyutları arasındaki ilişkiler Pearson korelasyon analizleri ile kadınlar ve erkekler için ayrı ayrı incelenmiştir. Analiz sonuçları her iki ölçeğe ait alt boyutların birbirleriyle anlamlı ilişkileri olduğuna işaret etmiştir. FSÖ-Y’nin ve EE’nin genel psikolojik belirti düzeyi üzerindeki yordayıcı gücünü değerlendirebilmek için iki ayrı hiyerarşik regresyon analizi yapılmıştır. Regresyon analizi sonuçları ebeveynleşme türüne (FSÖ-Y boyutları) dayanan modelin psikolojik belirtilere ait varyansın % 22,3’nü tahmin ettiğine işaret etmiştir. Öte yandan ebeveynleşmenin kime yönelik olduğuna (EE boyutları) dayanan model psikolojik belirtilere ait varyansın % 18’ini tahmin etmiştir.

Notlar Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Tam Metin (PDF)

[ÖZGÜN MAKALE] Beliren yetişkinlerde helikopter ebeveynlik, öz-kontrol ve problemli çevrimiçi oyun oynama [EN]
Helicopter parenting, self-control, and problematic online gaming in emerging adults
Yankı Süsen, Halil Pak, Esra Çevik 
Geliş: 07.05.2021, Revizyon: 31.08.2021/05.09.2021, Kabul: 06.09.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000071

Abstract | Öz

EN
This study aimed to investigate the mediating role of self-control on the relationship between perceived helicopter parental attitudes and problematic online gaming among emerging-adult online gamers. 186 gamers from Turkey were reached using a cross-sectional online survey. According to the results obtained in this study, self-control was negatively associated with problematic online gaming and perceived paternal helicopter parenting attitudes. Also, problematic online gaming was positively correlated with perceived maternal helicopter parenting attitude. It was further found that age, gender, and having previous psychiatric diagnosis were significantly related to problematic online gaming. Age had a positive significant correlation with problematic online gaming whereas those who reported having previous psychiatric diagnosis and male respondents also stated higher levels of problematic online gaming. Lastly, mothers were significantly perceived as having higher helicopter parental attitudes compared to fathers. However, the indirect effect was found significant only at paternal level. Thus, it can be concluded that the indirect effect was due to the tendency for those who perceived higher paternal helicopter parenting attitude to have lower levels of selfcontrol, which in turn resulted in higher levels of problematic online gaming. This study offers novel insight into online gaming research, indicating that perceived paternal helicopter parenting attitude may lead to developing problematic online gaming among emerging adult
children with low self-control. 
TR
Bu çalışma, beliren yetişkinler arasında algılanan helikopter ebeveynlik tutumu ile problemli çevrimiçi oyun oynama davranışı ilişkisinde öz-kontrolün aracılık rolünü incelemeyi amaçlamıştır. Çevrimiçi kesitsel anket çalışması yoluyla Türkiye’den 186 oyuncuya ulaşılmıştır. Bu çalışma kapsamında elde edilen bulgulara göre; öz-kontrolün hem problemli çevrimiçi oyun oynama davranışı hem de baba için algılanan helikopter ebeveynlik tutumu ile negatif yönde bir ilişkiye sahip olduğu görülmüştür Ayrıca, problemli çevrimiçi oyun oynamanın, anne için algılanan helikopter ebeveynlik tutumu ile olumlu yönde bir ilişkiye sahip olduğu görülmüştür. Yaşın, cinsiyetin ve psikiyatrik tanı geçmişinin de problemli çevrimiçi oyun oynama davranışıyla anlamlı ilişkileri olduğu bulunmuştur. Yaş, problemli çevrimiçi oyun oynama ile pozitif yönde bir ilişkiye sahipken; psikiyatrik tanı geçmişi olanlar ve erkek katılımcılar daha fazla problemli çevrimiçi oyun oynadıklarını bildirmişlerdir. Son olarak, babalara kıyasla annelerin, anlamlı bir şekilde daha fazla algılanan helikopter ebeveyn tutumuna sahip oldukları görülmüştür; fakat, dolaylı etki yalnızca babalık düzeyinde anlamlı bulunmuştur. Dolayısıyla, baba için algılanan helikopter ebeveynlik tutumunun yüksek olduğu beliren yetişkinlerde öz-kontrol seviyelerinin daha düşük olduğu, bu durumun ise yüksek seviyede problemli çevrimiçi oyun oynama ile ilişkili olduğu sonucuna varılabilir. Bu çalışma, baba için algılanan helikopter tutumların, öz-kontrolü düşük beliren yetişkinler arasında problemli çevrimiçi oyun oynamaya neden olabileceğini ortaya koyarak çevrimiçi oyun oynama araştırmalarına özgün bir katkı sağlamaktadır.

Notlar Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Tam Metin (PDF)

[OLGU SUNUMU] Beslenme ve iştaha ilişkin kaygıda Bilişsel Davranışçı Terapi: Bir olgu sunumu
Cognitive Behavioral Therapy for nutrition and appetite anxiety: A case report
Gözde Akkaya, Tuğba Yılmaz
Geliş: 08.07.2021, Revizyon: 21.08.2021, Kabul: 09.09.2021
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000072

Abstract | Öz

EN
In this case report, the online psychotherapy and supervision process of a 27-year-old male client, who was worried that he would lose his appetite and not be able to eat, was described using the Cognitive Behavioral Therapy approach. In the first part, the main problems of the client, the development process of these problems and the client’s life history are discussed. The results of the psychological tests applied for clinical evaluation are included, and the clinical follow-up and therapy process are explained. The problem areas addressed in each session and the applied cognitive behavioral therapy techniques were discussed in detail. Within the scope of the intervention applied, situations that trigger the thought that the client cannot eat, evidence-counter-evidence analysis, alternative thoughts created, examples of cognitive distortions, and case-level cognitive formulation were included. In this direction, along with anxiety, the client’s perfectionist style and predominantly cognitive distortions are emphasized. As a result of the therapy, the client’s anxiety level and experiences of loss of appetite and inability to eat decreased. The results of this study shed light on both the effects of online therapy and how cognitive behavioral therapy can be applied on problem areas such as loss of appetite, malnutrition, and perfectionism. The results and limitations of this therapy application are detailed in the light of the literature.
TR
Bu olgu sunumunda, iştahsız olacağına ve yemek yiyemeyeceğine ilişkin kaygı yaşayan 27 yaşındaki erkek bir danışanın Bilişsel Davranışçı Terapi yaklaşımıyla çevrimiçi biçimde 7 seans süren psikoterapi ve süpervizyon süreci anlatılmıştır. İlk bölümde danışanın temel sorunları, bu sorunların gelişim süreci ve danışanın yaşam öyküsü ele alınmıştır. Klinik değerlendirme amacıyla uygulanan psikolojik testlerin sonuçlarına yer verilmiş, klinik izlem ve terapi süreci aktarılmıştır. Her seansta ele alınan sorun alanları ve uygulanan bilişsel davranışçı terapi teknikleri ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Uygulanan müdahale kapsamında danışanın yemek yiyemeyeceği düşüncesini tetikleyen durumlara, kanıt- karşı kanıt incelemesine, oluşturulan alternatif düşüncelere, bilişsel çarpıtma örneklerine ve olgu düzeyinde bilişsel formülasyona yer verilmiştir. Bu doğrultuda kaygıyla birlikte danışanın mükemmeliyetçi tarzı ve ağırlıklı olarak sergilediği bilişsel çarpıtmalar vurgulanmıştır. Terapi sonucunda danışanın kaygı düzeyinde ve iştahsızlık ile yemek yiyememe deneyimlerinde azalma olmuştur. Bu çalışmanın sonuçları, hem çevrimiçi terapinin etkilerine hem de iştah yitimi, beslenememe kaygısı ve mükemmeliyetçilik gibi sorun alanları üzerinde bilişsel davranışçı terapinin nasıl uygulanabileceğine ışık tutmaktadır. Bu terapi uygulamasının sonuçları ve sınırlılıkları alanyazın ışığında detaylandırılmıştır.

Notlar Genişletilmiş İngilizce Özet (PDF) Tam Metin (PDF)