[ORIGINAL ARTICLE] The relationship of social media addiction to need for social approval and body satisfaction [TR]
Sosyal medya bağımlılığının sosyal onay ihtiyacı ve beden memnuniyeti ile ilişkisi
Füsun Gökkaya, İrem Deniz, Zümrüt Gedik
Received Jan 1, 2020, Revised Apr 10, 2020, Accepted Apr 21, 2020
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000023 Pages: 94-105

Abstract | Öz

EN
The aim of this study was to examine the relationship of social media addiction with body satisfaction and the need for social approval and to examine whether the need for social approval mediates the relationship between social media addiction and body satisfaction. In addition, it was investigated whether social media addiction, need for social approval, and body satisfaction showed differences according to gender and educational level. The study sample consisted of 305 individuals between the ages of 18 and 60 years. Data were collected through online questionnaires which consisted of the Social Media Addiction Scale, the Social Approval Need Scale, The Body Appreciation Scale, and the Socio-Demographic Information Form. Social media addiction was higher and body satisfaction was lower in men compared to women. It was found that participants who had a doctoral degree had higher social media addiction and need of social approval and lower body satisfaction compared to participants from different educational levels. Moreover, there was a significant negative relationship between social media addiction and body satisfaction, and a significant positive relationship between social media addiction and the need for social approval. It was found that the need for social approval partially mediated the relationship between body satisfaction and social media addiction. Lower body satisfaction and higher need for social approval were associated with increased social media addiction. Based on these results, recommendations for preventing social media addiction were discussed and it was suggested for clinicians to implement psychotherapies which promote positive body perception.
TR
Bu çalışmanın temel amacı sosyal medya bağımlılığının beden memnuniyeti ve sosyal onay ihtiyacı ile ilişkisini incelemek ve sosyal onay ihtiyacının, beden memnuniyeti ve sosyal medya bağımlılığı arasındaki ilişkiye aracılık yapıp yapmadığını araştırmaktır. Çalışmada ayrıca sosyal medya bağımlılığı, sosyal onay ihtiyacı ve beden memnuniyetinin cinsiyet ve eğitim düzeyine göre farklılaşıp farklılaşmadığı araştırılmıştır. Çalışmanın örneklemini, 18-60 yaşları arasında bulunan toplam 305 kişi oluşturmuştur. Veriler çevrimiçi anketler üzerinden Sosyal Medya Ba-ğımlılığı Ölçeği, Sosyal Onay İhtiyacı Ölçeği, Beden Memnuniyeti Ölçeği ve Sosyodemografik Bilgi Formu kullanılarak toplanmıştır. Erkeklerde sosyal medya bağımlılığının kadınlara göre daha yüksek olduğu ve beden memnuniyetinin daha düşük olduğu bulunmuştur. Doktora düze-yindeki katılımcılarda, diğer eğitim düzeyindeki katılımcılara göre, sosyal medya bağımlılığı ve sosyal onay ihtiyacının daha yüksek olduğu, beden memnuniyetinin ise daha düşük olduğu sap-tanmıştır. Sosyal medya bağımlılığının beden memnuniyeti ile negatif, sosyal onay ihtiyacı ile ise pozitif yönde anlamlı ilişkilere sahip olduğu bulunmuştur. Son olarak sosyal onay ihtiyacı-nın, beden memnuniyeti ve sosyal medya bağımlılığı arasındaki ilişkiye kısmi aracılık yaptığı bulunmuştur. Düşük beden memnuniyetinin ve yüksek sosyal onay ihtiyacının sosyal medya bağımlılığında artışla ilişkili olduğu görülmüştür. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda sosyal medya bağımlılığını önlemeye yönelik önerilerde bulunulmuş; klinisyenlerin olumlu beden memnuniyetini geliştirmeye yönelik psikoterapi uygulamalarına yer vermelerinin yararlı olacağı düşünülmüştür.

Notes Fulltext (PDF)

[ORIGINAL ARTICLE] I am burnout now! Factors leading to burnout in university students [TR]
Tükendim, tükendim, tükendim artık! Üniversite öğrencilerinde tükenmişliğe neden olan faktörler

Leman Korkmaz, Deniz Derin Yurtören, Tuna Tümözen
Received Mar 25, 2020, Revised May 19, 2020, Accepted May 23, 2020
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000025 Pages: 106-123

Abstract | Öz

EN
Burnout, including emotional exhaustion, depersonalization, and personal accomplishment dimensions, stems from excessive involvement at work. This research comprising two different studies investigated the antecedents of burnout in university students. In the first study, in order to investigate the roles of demographic and environmental/ task-related factors on burnout, 209 students aged between 18-26 were applied a questionnaire including Demographic Information Form, Maslach Burnout Inventory-Student Scale (MBI-SS) and an Assessment Form evaluating the environmental/ task-related factors leading to burnout. Results showed that demographic factors such as the grades and departments of students and environmental/ task-related factors such as excessive work of courses and not getting along with people in the department were predictive for different dimensions of burnout. Being dissatisfied with the department was the only environmental/ task-related factor predicting all dimensions of burnout. In the second study, the roles of self-efficacy and personal needs namely achievement, power, and affiliation needs on burnout were investigated by controlling the effects of demographic factors. For this purpose, students completed a questionnaire, including Demographic Information Form, New Needs Assessment Questionnaire, Maslach Burnout Inventory-Student Scale, and Self-efficacy Scale. Results revealed that by controlling the effects of demographic factors, self-efficacy predicted the personal accomplishment dimension, the need for affiliation predicted emotional exhaustion dimension and the need for achievement predicted all dimensions of burnout. We expect that the findings guide studies and intervention programs aiming to decrease burnout’s negative influence.
TR
Tükenmişlik, kişinin yaptığı işle aşırı ve yoğun bir şekilde uğraşması sonucunda ortaya çıkan; duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve yetkinlik olmak üzere üç alt boyutta incelenen bir kavramdır. İki farklı çalışmayı içeren bu araştırmada, üniversite öğrencilerinde tükenmişliğin alt boyutlarını yordayabilecek faktörlerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. İlk çalışmada, çevresel ve demografik faktörlerin etkisini incelemek amacıyla 18-26 yaş aralığında 209 üniversite öğrencisine Demografik Bilgi Formu, Maslach Tükenmişlik Envanteri- Öğrenci Formu ve tükenmişliğin sebeplerini ölçmek amacıyla hazırlanan Değerlendirme Formu uygulanmıştır. Bulgular, öğrencilerin okudukları bölümlere ve bulundukları sınıflara göre tükenmişlik seviyelerinde anlamlı farklılıklar bulunduğunu; derslerin yoğunluğu, bölümdekilerle anlaşamama gibi çevresel/göreve ait farklı faktörlerin tükenmişliğin alt boyutları için yordayıcı olduğunu göstermiştir. Bölümden memnun olmama, tükenmişliğin tüm alt boyutlarını yordayan tek faktör olmuştur. İkinci çalışmada, demografik faktörlerin etkisi kontrol edildiğinde öz-yeterlilik ve ilişki, başarı ve güç ihtiyacı olmak üzere, kişisel ihtiyaçların yordayıcı gücü incelenmiştir. Bu amaçla, 18-35 yaş aralığında 335 üniversite öğrencisi katılımcıya Yeni Psikolojik İhtiyaçlar Değerlendirme Ölçeği, Maslach Tükenmişlik Envanteri-Öğrenci Formu ve Öz-yeterlik Ölçeği uygulanmıştır. Elde edilen bulgular, demografik faktörler kontrol edildiğinde öz-yeterliğin sadece tükenmişliğin yetkinlik boyutunu, ilişki ihtiyacının sadece tükenmişliğin duygusal tükenme boyutunu, başarı ihtiyacının ise tükenmişliğin üç boyutunu da yordadığını göstermiştir. Elde edilen bulguların öğrencilerde tükenmişliği azaltacak çalışmalar ve müdahale programları için yol gösterici olması beklenmektedir.

Notes Fulltext (PDF)

[ORIGINAL ARTICLE] Investigation of the variables related with depression in Syrian women asylum seeker [TR]
Suriyeli sığınmacı kadınlarda depresyonla ilişkili değişkenlerin incelenmesi
Kıymet Kırlı Başoğul, Yeşim Korkut
Received Feb 12, 2020, Revised May 3/May 25 2020, Accepted May 28, 2020
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000026 Pages: 124-135

Abstract | Öz

EN
The increasing number of Syrian asylum seekers in Turkey and the problems they endure is a subject requiring comprehensive examination. In this research, both the relationship between depression level, stressful life events, and risk factor scores, and whether risk factor scores were the predictor of depression levels were investigated. 103 Syrian women asylum seekers, aged 18-65, were recruited for the study through a non-governmental organization. The participants were given a Demographic Information Form prepared by the current researcher, the Beck Depression Inventory, the Stressful Life Events Screening Questionnaire, and the Risk Factor Scale. A significant positive correlation was found between depression level and risk factor scores. Following regression analysis, it was observed that risk factor scores predicted depression. In light of findings from the current study, we are better informed of the mental status of Syrian asylum seekers as a group as well as related factors. We feel that this study will provide a new perspective for professionals working with Syrian asylum seekers.
TR
Türkiye’de sayıları giderek artan Suriyeli sığınmacıların yaşadıkları sorunlar kapsamlı çalışmalarla incelenmesi gereken bir konudur. Bu araştırmada çalışmaya katılan kadınlarda depresyon düzeyi, stresli yaşam olayları ve risk faktörü ölçeğinin puanları arasındaki ilişki incelenmiş ve risk faktörü ölçeğinin puanlarının depresyonu ne kadar yordadığı sorusuna yanıt aranmıştır. Çalışmaya, bir sivil toplum örgütü vasıtasıyla ulaşılan, 18-65 yaş aralığında olan 103 Suriyeli sığınmacı kadın katılmıştır. Katılımcılara araştırmacı tarafından hazırlanmış olan Demografik Bilgi Formu, Beck Depresyon Envanteri, Stresli Yaşam Olayları Tarama Ölçeği ve Risk Faktörü Ölçeği verilmiştir. Çalışma sonucuna göre depresyon düzeyi ile risk faktörü ölçeğinin puanları arasında pozitif yönde anlamlı bir korelasyon bulunmuştur. Yapılan regresyon analizi sonucunda ise risk faktörü ölçeğinin puanlarının depresyon üzerinde anlamlı düzeyde yordayıcı bir etkiye sahip olduğu görülmüştür. Çalışmadan elde edilen bulgular ışığında Suriyeli kadın sığınmacı grubun ruhsal durumu ve bununla ilişkili olan faktörler hakkında bilgi sahibi olunmuştur. Ayrıca bu çalışmanın sığınmacılarla çalışan profesyonellere yeni bir bakış açısı sağlayabileceği düşünülmektedir.

Notes Fulltext (PDF)

[ORIGINAL ARTICLE] The Turkish adaptation of Interpersonal Emotion Regulation: Co-Brooding and Co-Reappraisal [TR]
Kişilerarası Duygu Düzenleme Anketi: Birlikte Kara Kara Düşünme ve Birlikte Yeniden Değerlendirme’nin Türkçeye uyarlanması
Gökay Ata, Özden Yalçınkaya Alkar
Received Apr 14, 2020, Revised Jun 22, 2020, Accepted July 7, 2020
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000027 Pages: 136-150

Abstract | Öz

EN
Since emotion regulation processes have a lifelong and changeable structure, it is inevitable that these processes will be affected by interpersonal relationships. These interpersonal relationships include spousal relationships and can affect emotion regulation processes. In this context, the study aimed to carry out the validity and reliability studies of the Interpersonal Emotion Regulation Questionnaire: Co-Brooding and Co-Reappraisal. As a result of the exploratory factor analysis conducted to check the consistency of the factor load distribution with the original form of the questionnaire, it was observed that the factor loads of the items varied between .66 and .87. As a result of the confirmatory factor analysis performed after the exploratory factor analysis, it was found that the model provided the necessary fit indices. While the co-reappraisal subscale has four items as in the original form, an item included in the co-brooding subscale was removed from the questionnaire because it disrupted the fit of the model. Thus, the questionnaire took its final form with a total of nine items and two subscales. The Cronbach alpha reliability coefficients of the subscales of the questionnaire, the co-reappraisal and co-brooding, were respectively .88 and .76. In order to test the criterion-related validity of the questionnaire, Emotion Regulation Scale, Depression-Anxiety-Stress 21, and Dyadic Adjustment Scale were used. The findings showed that criterion-related validity is acceptable. The results of the study showed that the Interpersonal Emotion Regulation Questionnaire: Turkish form of Co-Brooding and Co-Reappraisal with Spouse is a valid and reliable measurement tool.
TR
Duygu düzenleme süreçleri yaşam boyu devam eden ve değişebilen bir yapıya sahip olduğu için bu süreçlerin kişilerarası ilişkilerden etkilenmesi kaçınılmazdır. Kişilerarası ilişkilere eş ilişkileri de dahil olmakta ve bu ilişkiler duygu düzenleme süreçleri üzerinde etkili olabilmektedir. Bu bağlamda, çalışmanın amacı, Kişilerarası Duygu Düzenleme Anketi: Birlikte Kara Kara Düşünme ve Birlikte Yeniden Değerlendirme formunun Türkçeye uyarlama, geçerlik ve güvenirlik çalışmalarını gerçekleştirmektir. Faktör yükü dağılımının anketin özgün formuyla tutarlılığını kontrol etmek amacıyla gerçekleştirilen açımlayıcı faktör analizi sonucunda maddelerin faktör yüklerinin .66 ile .87 arasında değiştiği görülmüştür. Açımlayıcı faktör analizinin ardından gerçekleştirilen doğrulayıcı faktör analizi sonucunda modelin gerekli olan uyum değerlerini sağladığı bulunmuştur. Birlikte yeniden değerlendirme alt faktörü orijinal formda olduğu gibi dört maddeye sahipken; birlikte kara kara düşünme alt faktörünün içerisinde yer alan bir madde modelin uyumunu bozduğu gerekçesiyle anketten çıkartılmıştır. Böylece, anket toplamda dokuz madde ve iki alt faktörle son halini almıştır. Anketin alt faktörleri olan birlikte yeniden değerlendirme ve birlikte kara kara düşünmeye ilişkin Cronbach alfa güvenirlik katsayıları sırasıyla .88 ve .76 olarak bulunmuştur. Anketin ölçüt bağıntılı geçerliğini sınamak amacıyla Duygu Düzenleme Ölçeği, Depresyon-Anksiyete-Stres 21 ve Çiftlerin Uyumu Ölçeği kullanılmıştır. Elde edilen bulgular ölçüt bağıntılı geçerliğin kabul edilebilir düzeyde olduğunu göstermiştir. Araştırmanın sonuçları Kişilerarası Duygu Düzenleme Anketi: Birlikte Kara Kara Düşünme ve Birlikte Yeniden Değerlendirme’nin Türkçe formunun geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğunu göstermiştir.

Notes Fulltext (PDF)

[CASE REPORT] Control-focused behavior therapy resulted with decrease in the severity of PTSD, depression and pain level: A case study [EN]
Kontrol odaklı davranış terapisi, TSSB şiddetinde, depresyonda ve ağrı düzeyinde azalma ile sonuçlandı: Bir vaka çalışması
Sinem Cankardaş
Received Mar 19, 2020, Revised Jun 11/Jul 6, 2020, Accepted July 10, 2020
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000028 Pages: 151-158

Abstract | Öz

EN
Control- Focused Behavior Therapy (CFBT) is a behavioral psychotherapy method that is proven to be an effective treatment of post-traumatic stress disorder with earthquake, torture, and war survivors. This case study aimed to test the effectiveness of CFBT on treating traumatic stress symptoms and chronic pain in a woman who had been exposed to physical partner violence. Ten sessions of CFBT treatment including two control interviews- one six weeks, and one a year later- were applied. Taking the patient’s pain complaints into account, the level of pain was also monitored. The treatment resulted in a decrease in the levels of PTSD and depression symptoms, pain severity, and an increase in functioning. This improvement was maintained at a 1-year follow-up. The results of this study suggest that CFBT can be used as an effective treatment method for victims of partner violence, but it is necessary to prove this effect with studies with control groups to be carried out with this sample. Additionally, treating PTSD symptoms among chronic pain patients could help them to overcome severe pain without drug use.
TR
Kontrol Odaklı Davranış Terapisi (KODT), deprem, işkence ve savaş mağdurları ile yapılan çalışmalarda travma sonrası stres bozukluğunun (TSSB) tedavisinde etkili bir yöntem olduğu kanıtlanmış davranışsal bir psikoterapi yöntemidir. Bu vaka çalışması, fiziksel partner şiddetine maruz kalan bir kadında KODT’nin travmatik stres semptomları ve kronik ağrı tedavisinde etkinliğini test etmeyi amaçlamaktadır. Danışana biri 6 hafta, diğeri bir yıl sonra olmak üzere iki kontrol görüşmesini de içeren 10 seanslık KODT uygulanmıştır. Danışanın kronik ağrı yakınmaları olduğu için ağrı düzeyi de takip edilmiştir. Müdahale, travma sonrası stres bozukluğu ve depresyon belirti düzeyinde ve ağrı şiddetinde azalma ve işlevsellikte artış ile sonuçlanmıştır. İyileşmenin 1 yıllık takipte de devam ettiği görülmüştür. Bu çalışmanın sonuçları, KODT’nin şiddete maruz kalanlar için de etkili bir müdahale yöntemi olarak kullanılabileceğini; bu örneklemle gerçekleştirilecek kontrol gruplu çalışmalar ile bu etkinin kanıtlanmasının gerekli olduğunu göstermiştir. Ayrıca, kronik ağrı hastalarında TSSB belirtilerini tedavi etmek, ilaç kullanmadan şiddetli ağrının üstesinden gelmelerine yardımcı olabilir.

Notes Fulltext (PDF)

[SHORT COMMUNICATION] What should be the minimum qualification requirements for having a psychologist title? Examples of North America and Europe [TR]
Psikolog unvanına sahip olabilmek için asgari yeterlilik şartları neler olmalıdır? Kuzey Amerika ve Avrupa örneği
Hasan Hüseyin Seçilmiş, Özden Yalçınkaya Alkar
Received Apr 13, 2020, Accepted Apr 29, 2020
https://doi.org/10.5455/kpd.26024438m000024 Pages: 159-163

Abstract | Öz

EN
There are many rules of professional ethics that psychologists adhere to in their practice. In addition, some regulations are brought by institutions and organizations. A growing interest in psychology in Turkey brings problems with it. One of these problems is that who would be competent to assume the title of psychologist. For example, people wishing to work as ‘psychologists’ in North America must obtain a license issued by the Association of State and Provincial Psychology Boards. Licensing requirement not only determines the competencies and responsibilities of those who will practice in the field of psychology but also sets a minimum standard for those who want to practice in this field. Such a legal arrangement protects the rights of both the practitioner and the client; it also ensures that the psychological services are provided within a certain framework. Considering the ethical violations of people’s practices both in and out of the field of psychology in recent years, the need of some official regulations to be made in Turkey also occurs. In this context, the aim of this study was to examine the requirements of qualification certificates of the North America and European Federation Psychologists Association, which have legal arrangements for psychologists. This study aimed to provide a basis for legal regulations that have become a necessity.
TR
Psikologların uygulama yaparken bağlı kaldıkları birçok meslek etiği kuralı vardır. Bu etik kurallara ek bazı düzenlemeler de kurum ve kuruluşlar tarafından getirilmektedir. Ülkemizde psikoloji alanına olan ilginin giderek artması bazı sorunları da beraberinde getirmektedir. Bu sorunlardan birisi, kimlerin psikolog unvanını kullanmaya yetkin olacağıdır. Birçok ülkede uygulama yapmaya yetkin olacak kişiler belirli kurumlar tarafından düzenlenen kurallar çerçevesinde belirlenmektedir. Örneğin, Kuzey Amerika’da ‘psikolog’ olarak çalışmak isteyen kişiler Devlet ve Eyalet Psikoloji Kurulları Birliği (The Association of State and Provincial Psychology Boards) tarafından verilen çalışma lisansını almak zorundadır. Çalışma lisansının gerekliliği psikoloji alanında uygulama yapacak kişilerin yeterliliklerini ve sorumluluklarını belirlerken, bu alanda uygulama yapmak isteyen kişilere de asgari bir standart belirlemektedir. Böyle bir yasal düzenleme hem uygulama yapan kişiyi hem de danışanın haklarını korumakta; aynı zamanda psikolojik destek hizmetlerinin belirli bir çerçevede gerçekleşmesini sağlamaktadır. Türkiye’de son yıllarda hem alan içinden hem de alan dışından insanların uygulamalarındaki etik ihlaller düşünüldüğünde, ülkemizde de bazı yasal düzenlemelerin yapılması gerektiği konusu gündeme gelmektedir. Bu bağlamda, bu çalışmanın amacı psikologlara yönelik yasal düzenlemeler yapmış olan Kuzey Amerika ve Avrupa Psikologlar Birliği Federasyonun yeterlik sertifikalarının gereklilik şartlarını incelemektir. Bu çalışmanın temel amacı, Türkiye’de bir gereklilik haline gelen yasal düzenlemelere zemin oluşturmaktır.

Notes Fulltext (PDF)